2025 yılına gelindiğinde, havayolu şirketlerinin 1 trilyon doların üzerinde gelir elde etmesi ve artan karlarla karşılaşması beklenmektedir. Ancak, sektördeki net kar marjı sadece %3,6 olarak belirlenmiş durumda ve ödeme baskıları da giderek artmaktadır. IATA Baş Ekonomisti ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Başkan Yardımcısı Marie Owens Thomsen, makroekonomik açıdan, işletmeler için endişe verici olan mali sıkıntı olasılığının yükseldiğini belirtmektedir.
COVID-19 pandemisi sırasında küresel borç seviyelerinin maksimumda olmadığını ancak ülkelerin, şirketlerin ve tüketicilerin rekor seviyelerde borçlandığını ifade eden Thomsen, hükümetlerin kemerlerini sıkması gerekebileceğine dikkat çekmektedir. Ayrıca, ABD’nin federal bütçesinin borç ödemelerine %13’ünü ayırdığını ve bu durumun sağlık harcamalarıyla benzer seviyede olduğunu vurgulamaktadır.
- Ayrıca, petrol fiyatlarının ortalama olarak varil başına 75 dolar (Brent) olması ve varil başına 12 dolarlık bir farkla 2025’te seyretmesi beklenmektedir.
- 2025 yılına gelindiğinde, havayollarının kümülatif yakıt harcamasının %4,8 azalarak 248 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
Thomsen, “Hiçbir şey tek yönlü değil ve tüm bu zorluklar nüanslı. Örneğin, doların zayıflaması olumlu bir işaret olabilir ancak jeopolitik belirsizlikler her zaman beklenmedik sonuçlar doğurabilir” şeklinde konuşmaktadır.
Sürdürülebilirlik Harcamaları ve Enerji Politikaları
İklim değişikliğinin hala önemli bir sorun olduğunu ancak hükümetlerin önceliklerinde gerilediğine dair işaretlerin olduğunu belirten Thomsen, sürdürülebilirlik girişimlerinde dalgalanmalar yaşandığını ifade etmektedir.
2024 yılında SAF üretiminin beklenenin altında kaldığını ve hükümetlerin SAF’a desteklerini artırmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, enerji politikalarının SAF gibi alternatif enerji kaynaklarına geçişi desteklemesi gerektiğini belirtmektedir.
- Çin’in SAF üretimine geçiş yapması sektörde olumlu bir etki yaratabilir ve diğer ülkeleri de benzer adımlar atmaya teşvik edebilir.
- IATA, SAF pazarını canlandırmak için çeşitli uygulamalar üzerinde çalışmaktadır, bunlar arasında standart bir SAF tedarik belgesi, SAF alımlarını teşvik edecek bir SAF sicili oluşturma ve alıcıları satıcılarla eşleştirecek bir SAF eşleştiricisi bulunmaktadır.
Vergilendirme Sorunları ve Politikalar
Havacılık sektörünün karbondan arındırma çabalarını desteklemek yerine sadece sektörü vergilendirmenin yanlış bir yaklaşım olduğunu belirten Thomsen, enerji politikalarının enerji kaynaklarını hedeflemesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Politika yapıcıların havacılığı ve diğer fosil yakıtlara bağımlı sektörleri desteklemesi gerektiğini ifade eden Thomsen, akıllı politikaların sektörün karbonsuzlaşma çabalarını desteklemesi gerektiğini belirtmektedir.
Kapasite ve Tedarik Zinciri Sorunları
Hava taşımacılığının karşılaştığı kapasite ve tedarik zinciri sorunlarının giderek arttığını belirten Thomsen, havayollarının tam kapasiteyle çalışması durumunda karşılaşılan sorunlara dikkat çekmektedir.
- 2025 yılında, planlanan uçak teslimatlarının beklentilerin altında kalması sektörde sorunlara neden olabilecektir.
- Havayolu filolarının yaşlanması ve yeni uçak eksikliği bakım maliyetlerini artırmakta ve çevresel etkileri olumsuz yönde etkilemektedir.
Thomsen, 2025 yılına yönelik olumlu bir bakış açısına sahip olsa da sektörün karşılaştığı zorlukların farkında olunması gerektiğini vurgulamaktadır. Politika yapıcıların havacılığın sürdürülebilir büyüme için gereken desteğin sağlanması konusunda önemli bir rol oynadığını belirtmektedir.