Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü arazisinde yer alan ve Formula 1 (F1) yarışlarının yapılması amacıyla yaklaşık 300 milyon dolar harcanarak inşa edilen İstanbul Park’ta İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) dönemi kapandı.
İstanbul Park Projesi’ni İTO geliştirmişti. Maliyetler artınca ve maddi külfetinin altından kalkamayacağını anlayınca yardım istedi. TOBB devreye girdi. Projeye ortak oldu. Devlet desteği de sağlanması için İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bu projeye dahil edildi. Ama başlangıçta yanlış adamların ve yanlış kurumların yanlış işe soyunması sebebiyle sonraki hiçbir önlem çare olmadı. Belli amaç için arazisini tahsis eden Vakıflar Genel Müdürlüğü de tesisleri geri aldı. 2 Nisan’da ihaleye çıkarak doğru işletmeci arayışına girdi.
İstanbul Park’ı işletmek için açılan ihaleye tek şirket katıldı. Böylece yeni işletmeci Pirelli Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Lale Cander’in de ortak olduğu Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş. oldu. Bu tesisleri 30 yıl boyunca artık yeni şirket işletecek. Bir ay içinde F1 yarışları konusunda da sürpriz gelişmelere imza atacağı belirtiliyor. Umarız İTO’nun esnaf yaklaşımını geride bırakıp vizyoner bir tavırla İstanbul Park’a birçok uluslararası etkinlikleri getirirler. Ancak her hâlükârda bu başarısız hikâyenin başından ele alınarak incelenmesi lazım…
Mesela bu 300 milyon doların hesabını İTO ve istemeyerek projeye dahil olan TOBB nasıl verecek? Devletin yapması gereken bir işe soyunup, üyelerin aidatlarını gömdükleri İstanbul Park’ta istenen seviyede işletmecilik yapamadıkları, esnaf gibi davranarak, entelektüel sermaye gerektiren bir işte başarısız olmalarının hesabını kim verecek? Bu iki kurumda hesap sorabilecek kalibrede muhalefet var mı? Bu durumda yeniden bu tarz yatırımlara fırsat verilmemesi için ortaya çıkan zararı kim izah edecek? Soruları ve sorgulamayı uzatabiliriz.
Özellikle bu projenin mimarı, dünyanın en büyük ticaret odalarından birisi olan İTO’nun en azından bundan sonra üyelerinden zorla topladıkları paraları bu tür sorumluluk alanı olmayan yerlerde tasarruf etmemeleri için bir şeyler yapılması lazım. Biliyorum ki İTO halihazırda da devletin yapması gereken işlere soyunuyor. Üyelerine fayda sağlayacak işlere harcaması gereken paraları devletin yapması gereken yatırımlarda, gereksiz yerlerde kullanıyor. Buna kim dur diyecek?
Evet, Türkiye’ye Formula 1 (F1) yarışlarını getirme sevdasını kim aklına soktuysa asıl yanlış da o zaman yapılmıştı. Ben de o dönemde çok yazı yazmıştım. Şu an, “Doğru tespitler yapmışım, haklı çıktım” diyecek konumda değilim. Ama zamanında uyarılarımı yaptığım ve yazılar yazdığım için işin kapanışında olma hakkım var.
İstanbul Park, 2005’te F1 yarışlarına ev sahipliği yapmaya başladı. Toplam 7 tane F1 yarışını 2005 ile 2011 arasında FİYAŞ organize etti. Ancak F1 patronunun yarış başına istediği rakamı yükseltmesi, FİYAŞ’ın da “evet” diyememesi üzerine 2011 sonrası İstanbul listede yer almadı. Bu gelişme üzerine de 2012’de FİYAŞ burayı işletmek ve F1 yarışlarını getirecek şirketi bulmak için ihaleye çıktı. Tek şirket katıldı: Intercity.
Böylece 10 yıl 9 aylık işletme hakkını alan Irtercity F1’i geri getirme çalışmalarına başladı. Ama Intercity de F1 patronunun istediği rakamların yüksek olması, Türkiye ayağına istenen seviyede ziyaretçi çekilememesi ve diğer nedenlerden sıkıntı yaşadı. Ancak pandemi sebebiyle ekonomik açıdan oluşan olumlu havanın etkisiyle 2020 ve 2021’de Intercity 2 yarış düzenledi. İstenen yüksek rakam ve çeşitli sebeplerden 2022 ve 2023’te F1 yarışları düzenlenemeyince tartışmalar başladı. Ve 2 Nisan’da yeni bir ihaleyle ve yeni bir işletmeciyle tanıştık. Hayırlı olsun, ama yarışlar da eksik olmasın…
[vc_row][vc_column]